"İşlenmiş Et Kanserojen Yapıyor" Uyarısının Ardından Hayatımızda Neler Değişmeli?
Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) geçtiğimiz günlerde sosis, sucuk, jambon gibi işlenmiş etlerin kansere yakalanma riskini arttırdığını, işlenmemiş etin ise kanserojen riskinde olduğunu yayınlamıştı. Peki Türk mutfağının vazgeçilmezi eti hayatımızdan çıkarmamız mümkün mü?
Uzun süreden beri bilinen bir gerçek olmasına rağmen, bilimsel olarak açıklanmasıyla pek çok kişinin gündemine oturan raporu yorumlayan Türkiye’nin tek Hippocrates Sağlıklı Yaşam Danışmanı Ceyda Tavukçular; "Günde 50 gram, yani bir sosisli sandviç kadar işlenmiş et kansere sebebiyet vermek için yeterli. İşlenmiş haliyle vücuda bu denli zarar veren etin, işlenmemiş halinin etkileri ise başlı başına bir araştırma konusu. Özellikle Türk mutfağımızda sağlıktan çok keyifli tüketime odaklı yiyecekler yer alıyor. Artık hepimizin ne yediğine dikkat etmesi, bundan 10 yıl öncesinden daha önemli. Çünkü gıdalar eskisi gibi değil. Bugün, kırmızı etin rengini almasına sebep olan ‘hem’ adı verilen maddenin, bağırsağın astarına zarar vererek kansere yol açtığı konuşuluyorsa, fermente edilen etler kadar sığır, dana, kuzu, koyun gibi işlenmemiş etlerin de dikkatli tüketilmesi gerekiyor." diyor ve ekliyor:
"İyi beslenmek için vücudumuzu dinlememiz gerek, o bize ne yememiz gerektiğini söylüyor. Yemek sadece keyfi tüketim değil, ötesinde ve öncesinde ihtiyaca yöneliktir. Dahası vücudumuza aldığımız şeyler bizi oluşturan şeyler. Yedikten sonra sizi rahatsız eden bir yiyecek sağlıklı olabilir mi? Bu yüzden zaman içerisinde et tüketimini mümkün olduğunca bitirerek, çiğ sebze ve bol sıvı odaklı sebze ve taze meyve suları tükettikçe, vücudumuzun asıl ihtiyacını görmek mümkün. Dahası asıl enerjimizle de o zaman tanışacağız. Vücudunuz sandığınızdan çok daha güçlü, sadece doğru besine ihtiyacı var."